19 Aralık 2012 Çarşamba

İKİNCİSİ..

Elde cevap anahtar şablonu olmadan bakmak, algılamak. Test sınavlarını değerlendirirken kağıtların üzerine konan, doğru şıkları delik kartona böyle deniyormuş.

İlginç, pratik kartonlar bunlar. Doğrulara denk delikler dışında bir açıklıkları yok. Başka cevap geçirmiyorlar ne de kağıdın orasına burasına dalgınca çiziktirilmiş çöp adamları, yıldızlar, çitler ve güneşi, can sıkıntısının üzerinde gide gele koyulttuğu saplantılı desenleri. Hiçbir şeyi.

Varsa yoksa önceden belli ve tek DOĞRU CEVAP.

Tutturdun tutturdun, yoksa şablonun örttüğü cevabınla birlikte sen de yoksun.

Oysa cevapların yer değiştiriyor.

Aynı kavram dün şablondan geçmezken şimdi onunla örtüşüyor.

İrade. İnanç. Adanmışlık. Değerler. Daha da neler neler ve bunlara her seferinde yüklediğin yeni anlamlar, bir araya getirdiğin farklı bağlamlar.

Kalın buz tutmuş göl yüzeyinin altında akışkanlığı süren sudaki cıvıl cıvıl hareket. Avlanmak için buzda açılan deliklere bazen gelen bazen gelmeyen balıklar gibi şablonun altında devinen, ondan bazen geçen karşılıkların.

*

Kapıdan dışarı adımımı boş bir sayfaya atar gibi yaşadığım zamanlar.

Çıplak.

İçimin bu haliyle bir yandan da alışılmışa, çoğunluğa hiç benzemediği için normalden uzaklaşma ürküntüsüyle de dolduğu vakitler.

Kafamın fikirlerden, görüşlerden, kıyaslama, tercih ve yargılardan yana düz beyaz oluşu.

Kimliğini sırtına geçirmemiş, değerlerini kuşanmamış.

Geçmişsiz de ve geleceksiz.

Isırtıldığı çenenin kalıbını çıkaracak homojen bir macun gibi.

İzlerin, izlenimlerin üzerine düşeceği bakir film şeridi.

Dolu bir boşluk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder