27 Kasım 2012 Salı

CONTEMPORARY ISTANBUL


Fotolar:

https://picasaweb.google.com/118198168542066911108/ContemporaryIstanbul2012?authkey=Gv1sRgCJGNzfvgiLbL9wE#


Çocuk gibi gezdim. Çocuklaşarak.

Kalabalıktan sırf irkiltmeye dayanarak sıyrılmaya çalışan işlerin önünde adımlarım yavaşlamadı bile. Yan gözle bir bakış, vuruculuğu bir atımlık bu yolu tanıyıp bir yana bırakmaya yetiyordu. (Bir sanat eserinde irkilticilik ancak sonuç ise ağırlığı var. Başlı başına bir şey olduğunda can sıkmaya başlıyor: “Ee, diyecek bir şeyin yoktu da beni neden uyandırdın?”) Bağırıp duranların dünyasında bir çığlık daha. Kolaysa beni kontrastla yakalayın, şiddeti artırılan tekrarla değil. Akıntının tersine, dışına giderek.

Sevdiğim, daha uzun uzadıya bağ kurabildiğim parçalar, fotograflar, heykeller oldu. Çocuk şenliğiyle dolaşmamda açılan parantezler. Mıknatıs gibi çekenlerse beni en çok eğlendirenlerdi. Yorgos Kypris’in balıkları, Zilvinas Kempinas’ın Çeşme’si, üstü aynalarla kaplı pembe tabut, çiçekli emaye su boruları. Öyle şeyler.

Ortalığın zamanın sonu gelmiş gibi fazla pişirilip derinleştirilmeden çakıp çakıp sönerek paylaşılan izlenimlerden geçilmediği bir çağda boğulup kalmadan ne de hüsrana uğrayarak hoşça vakit geçirmenin doğal yolunu algılarım böylece kendiliğinden buluverdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder