Suda 8-10 kişiydiler. Ucuzundan tiz yeşil plastik bir topla sutopu oynamaya çalışıyorlar, aralarında öne çıkan biri kuralları aynı anda belirleyip öğretiyordu. Bağrış çağrış, suyu köpürtüp kahkahalarını yükseltirken neşe içinde. Deniz onların. Sabahın bu vakti ne kadar serinletici olan suda hep birlikte oyun keyfi. Kuşatıldıkları onca çelişkiye uyum sağlama, boyun eğme ve ezilme eziyeti henüz işbaşı yapmamış.
16-17 yaşlarında,
dışarıdan gelip burada lokantalarda, otellerde garson, orta elemanı ya da mutfakta
çalışan ergenler hatırı sayılır bir görünürlükte. Bazı sabahlar biraz daha
büyük olanları gece mesaisinden yorgun düşmüş, daha açılmamış belediye cafe’nin
masalarında bira ve cep telefonlarından acılı müzik ile kahvaltı ediyorlar.
Vardiyaları başlamış
olanlar beach denilen iskelelerde yığılı şezlongları indirip yayıyor,
masalara öteberileri yerleştiriyorlar. İnsanda hal bırakmayan sıcak dalgası,
kaldıkları yalınkat konteyner kümeslerde kim bilir ne kadar daha tüketici
oluyor; üzerlerinden atamadıkları yorgunluk sırtlarını bükmüş. Bazısı şezlonglarda
üstüne havluyu çekmiş, baygın, hâlâ uyuyor.
En üsttekilerle hiçbir “arayüz”
olmadan doksan derecelik bir kesişme içindeler burada. Yevmiyelerinin tek bir
tabağına yetmeyeceği siparişleri koşturuyor, süslene püslene eğlenceye koşan
yaşıtları yanlarından geçerken kan ter içinde her şeye yetişmeye çalışıyorlar.
Karşılarında tatlı hayatları göze sokarak mekik dokuyan tekneler, botlar. Adımı
para, çok para bu yerde parayı birilerinin ellerinden başkalarının ceplerine taşırken içleri kim bilir neler
nelerle doluyor. Gıpta, heves, öfke, çaresizlik, hayal kalacak arzular (kızlar,
ah o bir içim su kızlar!).
Denize nadiren giriyorlar.
Su üstünde durmayı ancak öğrenmiş, batmamak için çırpınırcasına kulaç atıp
nefeslerini çabucak tüketerek serinliyorlar.
Bugünkü gibi büyücek bir
grup halinde eğlendikleri pek olmuyor.
Ben uzaklaşırken
sutopundan vazgeçmiş, suda voleybol oynamaya çalışıyorlardı. Dönüp çıktığımda
topla en içli dışlı oldukları futbola geçmiş, testosteronu kumlarla birlikte kaldırarak
kendilerini erkekçe, genççe bu bir yol akışa kaptırmışlardı.
Normalde bu saatte plajı
sahiplenerek it dalaşına girişen, onlardan olanı çeteye katıp yabancıya
saldıran sokak köpekleri bir kenara çekilmiş, bu eğlenceli itişmede sıranın kendilerine gelmesini
bekliyordu.
Onları paylayarak hizaya
getirecek kimse de yoktu daha.
Açtıkları ufak pencereden
birer birer sereserpelik hissine havalanıyordu onlar da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder