Su, bir geçit. Boyutlar, değilse bile gerçeklikler arasında bir kapı!
Ayarı şaşmış havalarla deniz çağırmak bilmedi. Sonunda
hafta başı kendimi sırtımdan ittim. Hiç olmazsa görev icabı gir, gövdene iyi
gelir.
Aklım bunu biliyordu, hafızam ise ucunun çok berilere
geleceğini, şifanın elbette bedenle kalmayacağını.
Halk plajının su sınırlarını kıyıya doğru da çekip epey
daraltmışlar. Eskiden yürüyüş yolunun yarısını bulan alan şimdi her lokantanın
iskele uzantısıyla parçalara bölünmüş. Çoğalan teknelerse her nasılsa şimdilik
daha açıklarda. Su berrak ama yüzeyi teknelerin bulaşık suyuyla yer yer halı
silkilmiş gibi. Delik deşik, toz toprak yollar, mevsim, hele şimdi bir de
bayram trafiğiyle hiçbir yere kımıldayamayacaksak buna da şükür.
Bedenim Bodrum denizini unutmuş, bileklerimden yukarı
serinliği yükselince adımımın yarısında durdum.
Bekleme, at kendini gitsin!
Kısa süren irkilme yerini rahatlayıp açılmaya bıraktı.
Sen bir su-insansın, insandan suya tez elden dönesin.
Kaslarım, ama asıl nefesim aylar sonra evine dönmüş
gibiydi. Ev olmasına ev de araya başka yerler, alışkanlıklar girmiş, yuva değil
henüz. Sonra koptum gittim.
Doğa vaftiz etmiş gibi çıktım. Bedenim çözülmüş, ruhum
korsesinden soyunmuş.
Gerisinin çabuk geleceğini bildim.
Nefesim açılacak, hareketlerim akıcılaşacak, vırvırıyla
zihin susacak, varlığım o geçide dalıp aklın can sıkıcı bir aksesuar kaldığı
hale süzülecek.
Doğrudan
Dipsiz
Doyurucu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder