22 Ağustos 2022 Pazartesi

SİLİFKE’DE KORECE

Hemşireler gencecikti ama işlerini ciddiye alıyor, canla başla çalışıyorlardı. Biri serum askısına antibiyotiği takarken tabletime bakıp “İngilizce okuyorsunuz” dedi. Türbanıyla maskesi arasında ilginç bir gri-mavi karışımı gözleri zekice ışıyarak ekledi:

“İngilizce’den pek hoşlanmıyorum, ben Korece öğrenmeye çalışıyorum.”

Beklenmedik bir şeydi.

“Neden?”

“Dizilerini altyazısız izleyebilmek için. Her şeyi çeviremiyorlar. Birçok şey araya gidiyor.”

Kore pop’unu sevenin çok olduğunu biliyorum da dizileri? Onlar da öyleymiş. Nerede bulduğunu sordum, omuzlarını silkerek her yerde dedi. Dili öğrenmek için de kitaplarını almış. Kitapları mı, e onlar da her yerde bulunuyormuş. Silifke’de Korece öğrenmek dünyanın en sıradan şeyiymiş gibi bir tavrı vardı.

Yüzleri ayırt edebiliyor muydu? Başta zorlanıyormuş biraz ama şimdi sırf Korelileri değil, diğer Asyalıları da birbirinden ayırt edebiliyormuş.

Odadan çıkarken bana Çince, Japonca ve Korece iyi günler diledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder