26 Ocak 2020 Pazar

DÜŞÜNÜYORUM ÖYLEYSE YOKUM


Duygu mu düşünceden doğar, düşünce mi duygudan?

Akılcı varlıklarız da hislerimiz mi düşüncelerimizle besleniyor, yoksa emosyonel dağarımız mı kendine kılıf olarak düşünceler üretiyor?

Hisler sahiplerine neler yapıyor?

Olumsuzları nasıl rezil, olumluları vezir ediyor?

Haklılık, iyi-doğru-güzeli temsil iddiasının doğurdukları. Örtülü ve örtüsüz saldırganlık. Öfke, tiksinti, nefret, kaçınma, hüküm verme, aşağılama. Sabırsızlık, erteleme. Mağduriyet: İncinme, yaralanma, kabuğuna çekilme.

Bunların kronikleşmesi.

Hepsinin de altını korku (yenik düşme, yetişememe, ezilme), kaygı, endişe mi tutuşturuyor?

*
Her baş gösterdiklerinde olumsuz hisleri uygun düşünceler sıralayarak meşru kılmayı bırakıversem ne olur?

Adını koymadan, sıfatlar takmadan, sonu gelmez çünkü’lerle aklamadan ya da suçluluk, pişmanlık ve utançla karalamadan. Hiç kaçınmadan, sulandırmadan, faaliyet ve bağımlılıklarla uyuşturmadan. Olumsuz hissi olanca yoğunluğuyla bilincimin yüzeyine (dışarı değil) vurmaya bıraksam? Sodaya basılan kirli çamaşır gibi, beni dibe çeken, enerjimi alan, bakışımı daraltan negatifi kabarıp “kendimden” ayrılmaya salsam?

Ya hisler ve düşünceler zaten hancı değil de yolcuysa? Onları “benim!” diye sahiplenmek pahalı bir yanlışsa? Kenara çekilip gelmeleri ve gitmelerini izlesem?

Neler neler görürüm?

Nelere uyanırım?

Yığınla küçük-büyük “haklı” kızgınlık, içerleme, hüküm, izlenim ile gücümü solmakta olan bir çiçek sapına çevirerek içimi feci bir çöp ev haline getirdiğime?

Akılcı diyegeldiğimin kılıfçılıktan ibaret olduğuna?

Negatifi geçip gitmeye bırakmanın körü körüne bir pozitifçilik olması gerekmediğine?

Öfke, tiksinti, haklı olma kibri, nefret, başkaya sağırlaşma olmadan da “Hayır, benim istediğim o değil bu” deyip kendi yolumu tutabileceğime, seçimler yapabileceğime, ittifaklar kurabileceğime?

Öfke, kızgınlık ve içerlemenin güç vermediğine, tersine gücü emdiğine, seçeneklere, çözümlere körelttiğine? Kurtarmak şöyle dursun, beni öfkemin, nefretimin nesnesine zincirlediğine?

*


İçinden yükselen olumsuz tepkileri bastırmadan, uyuşturmadan, değiştirmeye, adabına uydurmaya çalışmadan, suçluluk ve utanca kapılmadan, inkara sapmadan, bunlarla ortalığı dağıtmadan hissedip geçip gitmeye bırakmak üzerine bir kitap okudum.

Ne çok ışık yandı kafamda.

Letting go, David R. Hawkins

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder