Kandilli’den Emirgan’a motorla geçiş. Günbatımında
lacivertleşen suların hafif çalkantısının hemen iki karış üstlerinde leğen kemiğim
ile boynum arasında gidip gelişi. Beşik tekneden siluetleşen kıyıların,
sönmeden an önce parlayan kızıllığın seyri.
*
Tiz, perde perde bir martı çığlığı. İyot kokulu, büyük.
Tophane-i Amire’de Vasarely retrospektifi. Gençliğim.
Boğazkesen boyunca sıralanmış tasarım dükkanları. İrili
ufaklı. Renkli, yaratıcı. Kapanan galeriler.
Beşiktaş. Cumartesi akşamüzeri Sinan Paşa Çarşısı. Curcuna.
Meydan. Gürül gürül akan insan ırmaklarına yan
sokaklardan, geçitlerden karışan insan dereleri. Girdaplar, girdapcıklar.
Hareketi kah bütün halinde kah gözüm, gönlüm ve düş
gücümle yaklaşıp bir kanaviçe motifini ilmik ilmik izler gibi bireylerde
hissetmek.
İstanbul.
Köyümün gece sessizliğini bir uçtan diğerine yırtan bir
gemi düdüğü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder