Yüksekçe seyreden tansiyonumu ölçtüğümde nabzımla
birlikte düşmüştü. Şaşırmadım, şükran duydum. İyi bir düzenleyici, dönüştürücü
olarak çalışan flütümü alıp çalmaya devam ettim.
Beni sakinleştirdiğinden söz ettiğim arkadaşım, iş
nefeste, flüt bahane dedi. Doğru, nefes faslı başlı başına yatıştırıcı. Ama çok
daha fazlası var. Flütle başlayıp hiç onunla kalmayan, insanın önüne yol açan
(aslında hep orada olan yolu görmemi sağlayan) bir olgu bu.
Başlangıçta öğrenme zevkimi tatmin vardı. Yaşadığım dağın
başına uygun, elimdeki de bir plastik flüt. Beni cezbeden yalınlığı, doğallığı
oldu, çevreye uygunluğu. Sevgimle birlikte ilgimi, dikkatimi vermek anı anına
yürüyen bir ilişki yarattı. Bugün tabağımızda ne var? Yeni bir egzersiz. İyi.
Ölçü ölçü çalışalım o vakit. Uzak ve yabancılaştırıcı beklentilere kapılmadan, gözümüz
sadece önümüzdekinde.
Bu bana sabrı, yaşadığımda kalmayı öğretiyor. Yaptığımdan
ibaret olmayı.
Konsantrasyon yeniden birleştirici, tek parça haline
getirici. Ki endişe, umutsuzluk, kötümserlik gibi eşikte bekleyen tepkilerle
dikkati bir çılgın haline getirip bir yandan daldan dala atlayan yaralı bir
maymun gibi oynatırken bir yandan da gelecek kaygısına sabitlemesi işten
olmayan mevcut ortamda aklını korumada da önem kazanıyor.
İç dünyamızı hallaç pamuğu gibi savrulmaya bırakarak
değil çözümü, sorunu göremez oluyoruz.
Onun için belki de ilk adım sakinleşmek. Çamurun çökmesi, suyun berraklaşması, dikkatin, zihnin yatışarak ana dönmesi, yaşadığında kalması.
Bunu doğrudan sorunla (memleketin,
dünyanın hali!) değil, insanın kendini tümüyle vereceği kadar sevdiği bir şeyle
(çocuk, doğa, hayvan, uğraş, sanat, hobi) işlemeye başlamak yerinde görünüyor.
İnsana terörün ilkten yok ettiği kontrol duygusunu kısmen de
olsa geri veriyor.
Kontrolü de yeniden düşündürüyor. İşe yarayan-yaramayan
yorumlarını. Sonuçların değil, sadece yaptıklarımın (o da kısmen) kontrolümde
olabileceğini. Beklentiler ve direncin yol açtığı tahribatı.
Şu plastik flüt kadar yalınlaş diyor plastik flütün
ilhamı, an’a gel, tüm varlığınla orada kal. Gör, duy, anla. Parmaklar, saz,
notlar bahane, dikkatini yont. Tevazuuyla, aşkla.
*
Cem Şen bir yazısında bugün yapabileceğimiz en iyi (belki
de tek) şeyin işimizi en iyi şekilde yapmak olduğunu söylüyordu. Yıkım geride
kaldığında toplumun toparlanmasında bunun büyük bir rolü olacağını. O da var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder