Willamette nehrinin ayırdığını köprüler birleştiriyor. On
beş tane. Eski, yeni, beton, çelik. Irmağın iki kıyısını dolanan kordonlarda
yayalarla bisikletliler suyla birlikte akıyor.
Kapalı, yağışlı bir gün kenti görmekten bile önce
dinlemeye Japonlardan (İkinci Dünya Savaşında ABD'de uğradıkları kötü muameleden ötürü) özre adanmış meydanıyla kıyıdaki Waterfront parkında
başladım. Köprülerin mimarilerine göre tizleştirip pesleştirerek göğe
yükselttiği şehir uğultusu, bisiklet vızıltıları, çıngırakları, kuşlar, gelip
geçenlerle yaklaşıp uzaklaşan konuşmalar, berideki sanayi bölgesinde çeliğe vuran ritmik
balyozlar, yeri göğü kamçılayan sirenler, trenler elbette, geçişi dakikalar
süren katarların takırtısına katılan düdükleri.. Rastlantısal ama kulak verdikçe
aralarında bağlantılar, karşıtlık ve ahenk işitilen dev bir yumak ses.
https://plus.google.com/photos/118198168542066911108/albums/6159349302931722465?banner=pwa
https://plus.google.com/photos/118198168542066911108/albums/6159349302931722465?banner=pwa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder