Portland, eyaletin gür ormanlarını içeri akıtan bir
parklar kenti. Dünyanın en ufağından başlayarak küçüklü, çok büyüklü bahçelerle
pençe pençe yeşil. İçlerinden geçtiğim, arşınlayıp oturduğum, yanlarından
yürürken gözlerimi yıkadığım sayısız park arasında tadı damağımda kalan ikisi
Washington Parkındaki Japon bahçesiyle şehir içindeki Çin bahçesi oldu.
Japon bahçesi adımımı atmamla içine aldı. Zen nedir,
bilmeye gerek var mı? Tıpkı okuma yazması olmayana mesajını figüratif,
geometrik bezemelerle ileten İslam tezyinatı gibi, ruhunu seçilen bitkiler ve
toprak, taş-kaya, kum-çakıl ve suyla ördüğü düzenlemelerle doğrudan iletiyor.
Hayatında (en azından niyetli olarak) meditasyon yapmamış olanı meditasyonun
içine sokuyor. Öz’ün, yalınlığın enginliğine bırakıyor. Loş, koyu-koyu yeşil;
üç elemente balıkların kızılıyla kıpırdayan suyla dördüncüyü katıyor. Işığın
benekler halinde düşüp yapraklarla birlikte kımıldadığı kuytuluklardan, havuzların
üzerindeki ahşap köprülerden geçip zemini sedef rengi kum kaplı açıklığa
geldim. Doğal halinde yerleştirilmiş kayaların etrafında kum, kayalar az önce
düşmüş de dingin suyu iç içe halkalar halinde dalgalandırmış gibi
biçimlendirilerek taranmış. Kayaların yerleştirilmesinde simetri yok. Başka bir
düzen var. Temel bir ahengi işaret eden bir düzen. Doğanın, karmaşayı geride
bıraktığında insanın da katılacağı düzeni. Suyu, akışı temsil eden kumlardaki
eşmerkezli halkaların göbeğini içimde bildim. Hareketin ortasındaki dengeyi.
Saat zamanından azat oluşu.
*
Başka bir gün daldığım Çin bahçesi, denk bir
incelmişliğin farklı ifadesiydi. Şehrin ortasında, daha küçük ve nispeten ayakaltı.
Ama insanı alıp başka aleme taşıma gücü bir. Japon minimalizminin yerini Çin
masalsılığı alıyor. (Ay kapanı
–dolunayın yansımalardan seyredileceği havuz ortasındaki kameriye, Kozmik yansımalar kulesi, Pus kaldıran yağmurdaki boyalı tekne
–adlı başka bir kameriye..) Zen düşüncesinin yerini de Tao. Ama bitkileri
sembolik bir dilin parçası olarak kullanma ve duyuların beşine birden seslenme
anlayışında, insanı getirip bıraktıkları derinlikte aynı yoldalar.