12 Şubat 2023 Pazar

LOKMA

Depremin bu uzaklıktan bile sarsıntısı, çiğnemeyi bırak, üzerine ağzımı kapayabileceğimden çok daha büyük, devasa bir lokma gibi tıkıldı içime. Yutsan yutulmaz, tükürsen tükürülmez. Nefes kesici.

Baktım debelendikçe kötüleşiyor. Eğilim sindirmeye, onun için açıklamalar bulup sorumlular tayin etmeye. Her şeyi yerli yerine oturtup kayan düzeni kafada olsun geri getirmeye.

Ama olmuyor. Hele de işin kolayına kaçıp basitleştirmelerle, ezber açıklamalarla avunamıyorsan doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor.

Karşında dipsiz kara ağzını açmış belirsizlik, canhıraş acı karşısında çaresizlik.

Bıçak kemiğe dayandığında hatırladım. Debelenme! Duyguların, içgüdülerin, tepkilerin bu sıcağında aklın 5 yaşındaki bir çocuğun kaldırılacak enkaz karşısındaki avucu kadar. İşin içinden onunla çıkamazsın. Şimdi olmaz.

Kendini uçurumdan aşağı bırakır gibi trajedinin ağırlığına teslim ol. Güçsüzlüğünü kabul et. Öfkeye, nefrete sığınma.

Sonuçta bu, üç müteahhit, beş firma, bir iktidarla kalmayan, çürük çarık harcını üretici, tüketici, denetleyici hep birlikte kardığımız bir zihniyetin, köklü bir kültürün işi olmadı mı? Sorumsuzluk, ciddiyetsizlik, sahtekarlık ayyuka çıkmış olsa da yeni mi? Sahiplenmeme, adam sendecilik, doğru olmanın karşılaştığı müthiş direnç kimin tekelinde?

Davranışlarımızın, seçimlerimizin, seçimsizliğimizin sonuçları olmayacağı yanılsamasını doğa yerle bir etti, suratlarımıza çaldı.

Ektiğimizi biçtik.

Kendimiz ettik, kendimiz bulduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder