Cenaze arabası Trakya üzerinden gelip yıllardır görmediği bir kar yağışıyla felç olan İstanbul’un girişinde, Büyük Çekmece’de mahsur kalmıştı dün gece bilgisayarı kapadığımda.
Sabah bir şey değişmemiş. Daha doğrusu değişmiş
de yolcumuz fazla yol alamamıştı. Onu getirenler bütün gece bekledikten sonra bakmışlar
olmuyor, emaneti Silivri mezarlığına teslim edip dönmüşler. Silivri’den bir
araç çıkarılmış, o da biraz ileride, Kumburgaz’da takılmış.
Çocukları ve süt evlatları, mükemmel bir
karmaşa halinde hizalanan koşullara, zaten alacalı olan duygularımızla boşanmaya
hazır, makaraları koyverip güldük, güldük.
Salıları hiç sevmezdi, dedi kızlar. Ne yaptı
etti, cenazesini çarşambaya getiriyor.
Epeydir çıkmıyordu, dedim. Fırsat bu fırsat,
biraz dolanayım, hava alayım diyor anlaşılan.
Bir yanı aramızda olsa daha da çınlayacak
kahkahasıyla bize katılırdı, ona hiç kuşku yok.
*
Annemle liseden arkadaşlardı. Sadece ortaokulda
aynı sınıfta olmuşlar ama kendileriyle kalmayıp çocuklarına aktardıkları ömür
boyu bir arkadaşlığa yetmiş. Aynı kumaştandılar. Aynı tat ve sıcaklıkta.
Evlerine kendi evim gibi girip çıktım, sarmalandığım atmosferde yabancı, yadırgatıcı
hiçbir şey olmadı.
Bir imbiğe koysam, onca niteliğini damıtsam
geride tadı kalırdı. Tatlıydı. Muzip, keskin bir mizahla gülünecek şeyleri
bulup çıkarmada üstüne yok. Zihniyle adım adım aramızdan ayrıldığında bile beynini
kaplayan tabakalar umulmadık bir anda aralanır, ışıltılı zekası bulutların
arasından sıyrılan güneş gibi beliriverir, lafı gediğine oturtur, bizi ağzı açık
bıraktığı gibi yitik alemine dönerdi.
Sütünden kızlarına tadı, hakikiliği, mizahı,
damağı, el becerisi geçti. Ben de aynı sütün disiplin kolaylığımın kaynağı olmasından
şüpheleniyorum. Neyse, özünü hamurumuza göre damla damla her birimize paylaştırdı
sanki. Huyumuz suyumuzda ayrı ayrı iken gülme becerisinde ortak, bağımızda bir
etti çocuklarını, süt evlatlarını.
Ona soru sormayı çok özlediğini söylüyordu
kızlar. Bilgisi, görgüsü, becerisi, hikayeleri, kaç olağanüstü dönemi
barındırmış neredeyse yüzyıllık bir yaşam. Şu nasıl edilir, bunu nasıl eylemeli?
Yokluğuna varlığında alıştırmaya başladı.
Kayıtları silikleştikçe silikleşti. Kimliği belirsizleşti ama gördüğü saygı,
özen, sevgi, doldurduğu yer baki kaldı.
*
Cenaze şimdilik yarın öğleyin kalkacak
görünüyor.
Ama bilemeyiz. Sütanam ne zaman tamam, bu
kadar, artık gidebiliriz derse.
Sütünü helal et. Ne çok beslendim ben ondan.
Devrin daim olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder