23 Şubat 2019 Cumartesi

DADA

Şehrin renksizleşmesi/tek renklileşmesinden konuşuyorduk. Hızla kalbur altına kayıştan. İnsanlar kendi baloncuklarına çekildi dedi birimiz.

*
Baloncuk, inşası, havalandırılıp can pompalanması, onu paylaşmak üzerine düşünüyorum.

Hayatiyeti olmayanı, kalmayanı, zehirleyeni, pas tutturanı, körelteni, olmuyorsa bunlarla ilişkilenme biçimini değiştir. Gücün, isteğin, kaynakların ne kadarına elveriyorsa.

Dikkatini yapamadıklarından, yapılamayandan çek, yapabileceğine ver. Mecazi-gerçek, çerçöpü ayıkla, kafandan başlayarak zemin aç. Karanlık karanlığı, yakınma yakınmayı çekiyor. Çekmesini istediğini besle. Güzelliklere mutlaka bol yer olsun: Konularını ve algısını çoğalt, derinleştir. Sev. Sevebildiğin her şeyi. Sevemediklerine diş sıkma, sal, uzaklaş. Merakını çapala. İlgilerini körükle. Dinle. Kulağını kafanın içindeki takılmış plaklardan al, hayata, yanı başındakine aç. Azı çoğalt, fazlayı tahliye et. Hareket et. Kımılda. Yürü. Daha çok yürü. Gez. Gör. Günü renklendir, tatlandır. Bunları para saçmadan, tüketimde saçmalamadan sürdür.

En yakının kal. Yuvan içinde, zaman senin olsun.

*


Derken geçenlerde Çağlayan’la Zeyno’nun atölyesine gittik. Doğum günümü Kuzguncuk Balıkçısında, üçümüzün paylaştığı mumsuz irmik helvasıyla bir kez daha kutladık. Ocakta çıtır çıtır ateş, damağımda çıtır çıtır balıkların tadı, içeriye ayazı pencerenin dışında bırakan kış güneşi akıyordu. Arkadaşlarımla bir arada, yaşadığıma bir kez daha sevindim.

Çıktık. Karşı kaldırımdaki dükkan dikkatimizi çekti. Dada. Hoş, şık. Fazla mı şık? Girelim dedi Zeyno. Girdik. Fon olmayı iyi bilmiş gayet sade, ince zevkli bir mekanda çeşitli zaman ve yerlerden mutfak nesneleri. Bakır, kristal, tahta, gümüş. İri ve ufak. Hoş karşılandık. Likör ikramını geri çevirmiştik ki Ayşe hanım kapıdan giren güler yüzlü gençten kadını dükkanın sahibesi olarak tanıttı.

Tanıştık. İçten, sakin. Heyecanlı. Aslı hanım dükkanı, gezileri ve nesne toplamalarını anlattı. Ölenlerin dağıtılan evlerine pençelerini geçiren eskiciler, onların toptancılığı gibi değil; rüzgarlarla bunlardan uzaklara yayılan objeleri tek tek, seçerek alışını. Çeşitli temalar halinde bir araya getirerek önce göze gönle, ardından edinmeye sunuşunu. Şimdiki konu mutfaktı, önceki yazı ve yazmak imiş, sonraki tekstil.

Baloncuğunu yaratmak, başka baloncuklara kapılar açmak.. Ama zaten içindekilerden önce duvarındaki, dükkanın varlık nedeni, başka bir alan açmak üzerine olan yazı dikkatimi çekmişti. Hayhuyun ötesinde başka bir zamana kaymak.

Gül mü, ahududu mu? Bu kez likör ikramını kabul ettik. Minicik kristal kadehleri, sivrilmeden incelmiş bu zevke kaldırdık. Züppeleşmeyen, dostça olgunlaşmış bir zevk.

Doğum günümü kutladığımızı öğrenen Aslı hanım, tasfiye edilen evlerden dağılan fotograf ve kartlardan (Hollanda’da bir matbaada işlemden geçirerek) yeniden ürettiği kartpostalları gösterdi. Seçeceğim birinin armağanı olacağını söyledi. Ne diyeyim bilemedim, seçtim.

Çıkarken, baloncukların sudaki eşmerkezli dalgacıklar halinde iç içe geçerek yayıldığı bu akışkan anların ne kadar değerli olduğunu hissediyordum.

---

Dada için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder