15 Şubat 2019 Cuma

AZ İLE ÖZE DOĞRU

İnsan yaşadıkça çetrefil hallerle baş etme, en azından bunları ele alma dağarı çeşitleniyor.

Bir yandan şu tadilat, yeniden düzenlenen hayatımda bu seçim der, yollara koyulurken başka bir yandan da kendimi seyrediyorum. Sanki bir gün de ayaklarımı uzatıp karşı duvara boş boş bakacak olsam, pedal basmayı bırakan bir bisikletçi gibi devrilivereceğim. 

Ama bunun öylemesine bir oyalanma, kaçış, (faaliyetin seyreldiği yerlerde baş gösteren ruh sızısını) uyuşturma olmadığını hissediyorum. Nefesimi daraltmıyor, açıyor; bir şeyin iyiye mi hizmet ettiğinin en şaşmaz göstergesi.

Her neyse, hayatımın dümenine yeniden geçerken şevkle giriştiğim iş, eleme. Ayıklama. Dolaplar, kıyı bucaktan başlayıp (38 beden giysiler ne kadar yer tutmuş yıllardır) dalga dalga yayılma.

Eşya, bağlandığı anlamlar, hatıralar ile can bulup dört eliyle eteklerime, boğazıma asılmamalı. Eşya eşyadan ibaret kalmalı. Soru o vakit basit: Bu nesneye ihtiyacım var mı? Hayırsa uğurlar olsun. Bir Japon’un minimalist yaşam kitabından edindiğim yöntem: Bir şeyi ille tutacaksam bu imgesi olabilir pekala. Fotografını çeker, dijital arşivime eklerim. Arada açıp bakar, vereni, verdiği günü, onunla ilişkimizi yad eder, günüme geri dönerim. Böylesi toz da toplamıyor. (Aynını pdf dosyalar halinde taradığı mektuplar vb için de öneriyordu.)

Tablette okumaya geçeli birkaç taneyle sınırlı kalabilmiş kitap rafları ile müzik albümlerini henüz ele almadım. Bakterilerin hızında çoğalan züccaciye ile mutfak dolaplarını da. Ivır zıvır kutuları da iştahla el atmamı bekliyor. Ama daha şimdiden küçük evden sekiz büyük torba çıktı gitti.

Demin kartvizit kutusunu taradım. Saçlarımı ak düşmezden önce kesmiş kuaförler, yerlerini kim bilir nelerin aldığı lokanta, kahveler, dikkatimi çekmiş dükkanlar, çalıştığım yerlerden eski kartvizitlerim, alternatif tedavi sunanlar, bir vakitler pek merak saldığım şaibeli “spiritüel” servis verenler, gitmeyeli on yıldan fazla olmuş doktorlar, iki önceki arabamı tamir eden kaportacılar, lastikçiler. İsmini hatırladığım hatırlamadığım birçok kişi.. Kendi hayatına aşina bir yabancılaşmanın ardından bakmak istiyorsan sakladığın kartvizitlere bak.

Yer aç, diyorum, aslında hiçbir şey denmese de bu yolda artan bir istekle gittikçe giden kendime. Anlamını, senin için taşıdığı canlılığı yitirmiş her şeyi hayatının kapısı önüne bırak.

Senin ihtiyacın bol alan, değişimin, yaşamın olanca beklenmedikliklerle fır dolanacağı boşluk. (Sözüm ona boşluk. Boşluğun öylesi aslında hayatın özüyle dopdolu.) 

Eşyanın, varlık nedenini yitirmiş şeylerin koltuk değnekliği sana destek değil köstek. Hiç unutma ve elemeye, ayıklamaya, yalınlaştırmaya devam et.


Bunlarla uğraşırken de bırak yas ve iyileşme süreci dipten dibe işlesin, aklını araya sokmadan kendi eleme, ayıklama işini yapsın.

*

Gözde feylezoflarımdan Leunig'den


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder