Ayrılık, sevgimi körüklüyor.
Bıkkın alışkanın yapıştırdığı hükümler, zamkı sıcakta
gevreyip dökülmüş eski etiketler gibi düşü düşüveriyor.
Çok büyük.
Çok karışık.
Zor.
Pis.
Tüketici.
Öyle mi? E öyle (de).
Ama şimdi, ter kokusuna, dişindeki maydanoz, gözündeki
çapağa bakmadan aşığının kollarına atılan biri gibiyim. Gözüm özünü görmüş,
takılıp kalınanların ötesinde.
İstanbul fokur fokur kaynayan, durmadan dalgalanarak iç
içe geçen uyaranlarıyla ilksel çorba misali, kompartmanlara ayrılmadan önüme
seriliyor.
Sesler, renkler, kokular, tatlar, biçim ve dokular karşılaşan,
çatışan, birbirini sönümleyen-kışkırtan izlenimlerle akıp gidiyor.
İçinde ben. İçimde heyecan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder