24 Ocak 2015 Cumartesi

İSTANBUL

Ayrılık, sevgimi körüklüyor.

Bıkkın alışkanın yapıştırdığı hükümler, zamkı sıcakta gevreyip dökülmüş eski etiketler gibi düşü düşüveriyor.

Çok büyük.

Çok karışık.

Zor.

Pis.

Tüketici.

Öyle mi? E öyle (de).

Ama şimdi, ter kokusuna, dişindeki maydanoz, gözündeki çapağa bakmadan aşığının kollarına atılan biri gibiyim. Gözüm özünü görmüş, takılıp kalınanların ötesinde.

İstanbul fokur fokur kaynayan, durmadan dalgalanarak iç içe geçen uyaranlarıyla ilksel çorba misali, kompartmanlara ayrılmadan önüme seriliyor.
Sesler, renkler, kokular, tatlar, biçim ve dokular karşılaşan, çatışan, birbirini sönümleyen-kışkırtan izlenimlerle akıp gidiyor.


İçinde ben. İçimde heyecan.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder