Bölünmeden.
Yekpare bir ayna olsun o dikkat.
Her bir parçasında başka görüntü, yere çalınıp da binbir parçaya bölünmüş hali değil aynanın yoksa.
Boş ol, bomboş ki alan açılsın.
Bildiklerini, bildiğini sandıklarını, aklından durmadan gelip gelip geçenleri, aklının orta yerinden içeri dalmasına izin verdiklerini çek kenara.
Artık tek bir şeyle yetinemez olan avunma, uyuşma, uyarılma bağımlılığından sıyrıl.
Sel suları gibi kapılıp gittiğin uyaran bombardımanının düğmesini çıt de, kapa.
Dört bir yandan bangır bangır çığırarak elindeki bütünü binbir incik boncukla takas etmeye aklını çelen çağın seslerine arkanı dön –Kızılderilinin toprağını bir şişe ateş suyu, bir sepet değersiz takı ile trampa eden ses o.
Rengarenkliği derinliğe yeğlemeye hiç değilse ara ver, çoğu teke yeğleme bir seferliğine.
Ki duyasın, göresin, hissedip sezesin beni. Hatırlayasın tek parça bir ayna olmadaki asıl zenginliği.
Ben mi?
Bir insanım. Hayvan. Düşünce. Algı. Daldaki son yaprak. Sudaki yansıma. Duygu. Görülmüş veya görülememiş bir dava. Harlanmayı bekleyen tutku.
Nesneyken özne adayı.
Sen mi?
Biraz da benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder